8 Nisan 2014 Salı

Ömür Takviminden Günler Geçiyor, Sevgisiz..

"Bahar" dedim.
Sahi bahar geldi. Ara sıra yağsa da Nisan yağmurları, bahar geldi öyle değil mi?
Sabaha karşı kuş cıvıltıları geliyor kulağıma ve penceremden gördüğüm kadarıyla çiçeklenmiş ağaç dalları.
Güneşin yerini Ay'a bıraktığı saatler bunlar.
Kışın yerini de Bahar alıyor gibi.
Birbirlerine bir türlü kavuşamayan aşıklar gibi sanki.
Sürekli birbirlerini kovalıyorlar. Lakin kavuşmak hayal.
Yine de vazgeçmiyorlar birbirlerinden. İnatla her gün Güneş tekrar doğuyor, inatla yine gece oluyor ve Ay geliyor. Lakin insanlar yan yana gelemiyor mirim.
O insanlar ki gecenin karanlığı kadar gururlu, güneş ışıkları kadar umut dolu. Aslında onlarda birbirlerini beklerken, bunca insanı bekleten ne? Hadi Güneş ve Ay kavuşamıyor anladım, hadi mevsimler de kavuşamıyor onuda anladım. İnsanlar neden kavuşamıyor beyefendi?
-"Seven Neylesin?"
+"Sevdiğini Söylesin" diyen bir ümmet değil miydik biz?
Ne ara sevgisini dillendirenler değersiz oldu?
Ya da sevgisinden öleceğini düşünenler en ufak engele takıldı da tırmanamadı dağları? Oysa ki istediğimiz Mecnun gibi çöl aşmaları da değildi. Mecnun yolun sonunda Leyla'ya kavuşacağını bile bilmeden başlamıştı yoluna.
Oysa şimdi herkes söylüyorken ne istediğini, neden zor geliyor uygulamak? Neden sevilen görmüyor sevdiğini? Neden boşa günler akıp geçiyor? Anlamıyoruz, anlamıyorlar.
"Beraber geçireceğimiz bir günü daha bitiyor" diyorum. Beraber olmak varken? Beraber kuş cıvıltısı dinlemek varken? Neden ömrümüzün takviminden bir gün daha geçiyor sevgisiz?
"Bahar" diyorum.
"Şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek vaktidir."
Ne sen bir güneşsin, ne ben ay..
Ne ben kara bir kışım, ne de sen renkli bir bahar..
Kavuşmamak için ne bir sebep var ne de bir yara.
Bu bahar içinde sevginin, sevgilinin olduğu melodi olsun.
Gel, bekleyenin var...