28 Ekim 2014 Salı

Bir Biz Güzeliz, Diğerleri Hep Çirkin :)

"20.yüzyılın içinde geri kafalılık" diye bir şey gerçekten var. Mesela ben öyle biriyim. evet teknoloji güzel, sosyal ağlar hoş fakat çağın modası mesaj çekmeyi seviyor diye, ben dolma kalemle mektup yazmaktan nasıl vazgeçerim?
  Kimse kitap okumuyor diye ben kitap kokusundan vaz mı geçmeliyim?
  Benim beğendiğim tipler, beni beğenmiyor diye kilomla kavga edip kendime mi küsmeliyim? :)
  Herkes yalnızlıktan dert yanarken ben sevmekten korkmalı mıyım?

Komik ama evet, bunca zaman bunların hepsini yaptım. Topluma ayak uydurdum, yemek yemediğim günlerimi biliyorum ben :) Ama bu tam bir saçmalık! Bu tecrübeyi edinmekte her zamanki gibi zaman aldı.

Şimdi ise masaya oturduğumda yüzüme beş dakika bile bakmayan insanlar için kelimeler sarfetmek o kadar anlamsız ki.. Zamanıma yazık, kelime dağarcığıma bile yazık :)

Oramı buramı açıp resim çekilmediğim için, sokaklarda sırf yanımda biri olsun mantığıyla değil de yalnız yürüdüğüm için, kalemim hiç elimden düşmediği için ve daha bir sürü sebep için kendimle gurur duyuyorum.

İyi ki eski kafalıyım, iyi ki konuşurken utandığım konular var, iyi ki saçma bile olsa bir insanın gözlerine bakıp anlattıklarını dinleyecek  kadar terbiyem var.
İyi ki kitaplarım var.
İyi ki çok kilom var -sırf insan bedeni için gelen erkekleri savmaya birebir- bence deneyin :)
İyi ki umudumu tam kestiğim anlarda, beni tekrar hayal dünyama döndüren müziğim, kulaklığım var..

Bu dünyada yaşanılacak çok iyi ki var..
Ama bu iyikilerinizi keşfedecek ve değerli bir madenmiş gibi el üstünde tutacak çok az insan var..
Unutmayın, sizden bir tane daha dünyaya gelmeyecek..
Ve siz tekrar doğmayacaksınız!

O yüzden kimse için kendinizden ödün vermeyin ve değmeyen hiçbir şey için de zamanınızı heba etmeyin.. Sevgilerle :)

19 Ekim 2014 Pazar

İYİYİM BEN

Ne kadar kolay değil mi?
"Nasılsın? Ne yapıyorsun?" diye sorarlar, bizde birden "iyiyim" diye cevap veririz.
Cidden iyi miyizdir acaba?
Cidden her şey yolunda mıdır?
Bunu düşünmeye vakit olmuş mudur? ya da bunu düşünmeye cesaret bulmuş muyuzdur?
    Çok kolay söylemesi işte, Rutin giden günler gibi .Aynı adınızı söyler gibi bir anda çıkar ağızdan. "İyiyim"

Aslında o iyiyim kelimesi neleri taşır o bedende kim bilir. Kaç gece ağlanılır da sabaha gülümser insan. Bunu yalnızca dili olsa da konuşsa dediğimiz duvarlar bilir.

Şimdi ben size çok kolay bir şekilde "iyiyim" diyeceğim. Sizde buna inanın nolur,
Zira biri fark ederse iyileşmediğimi, biri fark ederse o maskeyi.. Baştan başlayacak kanamaya bu yara. Tutmaya başladığı kabuk yeniden kalkacak yerinden.

Birine yürekten dokunmayalı ne kadar zaman oldu bilmem. Bu duvarlar daha nelere şahit olacak onu da bilemem.

Ama insan sormadan edemiyor yinede..
Cidden iyi mi geceler?
Cidden iyi mi bu et parçasının içindeki ruh?

13 Ekim 2014 Pazartesi

Üç Noktası Sonsuzluğa Uzanmış Cümleler

Sonra anlatırım diyerek yarım bıraktığım o kadar cümlem var ki benim..
Anlatsam bile insanların anlayacağına inanmadığım bir sürü boş cümle..
    Merhaba. Ben boş kağıtlara içi dolu cümleler yazan. Yazmaya çalışan, yazdıkça kendini keşfedilmemiş bir mücevher sanan. Bir yerlerde hem kalbi kırık, hem umutla bekleyen kız çocuğu. İnsan kaç yaşında olursa olsun çocuktur değil mi biraz? Şimdi yaşın ne önemi var.
    Ben senin ruhuna dokunmak istiyorum. İnsan bedeni güzelleşir, kırışır ve çürür. Bir halisülasyondur gördüğümüz. Bir sihirdir yaşam. Sadece sihirbazlar gibi bir anda göstermez hünerlerini. Bazen acı çekerken uzimut ışıklarıyla gelir, bazen hayatınızın en önemli insanlarını yok ediverir. Biz buna ölüm deriz ki ölüm olduğunu da biliriz. Yine de yarına yapacak işler biriktiririz. Kalbimiz yine de yanar birileri için. Yine de dilimizi tutamayız kimi zaman. Kimi zaman farkında olmadan mutlu ederiz birilerini. Yazın kışı, kışın yazı özleyen insanlarız biz. E biraz da geç fark ediyoruz her şeyin güzelliğini, kıymetini..
    Demem o ki gördüğümüz bu bedenlerden çok daha fazlası var içimizde, ruhumuzda. Söyleyemediklerimiz, yazıp yazıp sildiklerimiz, özlem biriktirdiklerimiz, toprağa verdiklerimiz, üç nokta koyduğumuz fakat devamını getiremediğimiz birçok cümle var. Sesi kulaklarımızda yankılanan, gözlerimizin kapattığımız o saniyeler içinde beliren insanlar var. O insanlar ki sadece bedeninize dokunmadılar. Ruhunuza, kalbinize, en içten duygularınıza, binlerce kilit vurduğunuz bir gün açığa çıkmasından korktuğunuz korkularınıza, sevdalarınıza..
    Ve sonra gittiler.. Kimi sizde gördüklerinden korktu, cesaret edemedim sizin gibi. Kimi uğraşmak bile istemedi. Zaten en derine kadar gidilmeyecekse neden denize dalınır ki değil mi? Sevdanın en koyusu yaşanmayacaksa neden bu Leyla ile Mecnun'lar?
    Kimi ise toprakta nur içinde yatıyordur artık. Geride hatıralar kokan fotoğraf albümleri kalır, üç beş eşya, bir mezar taşı.
    Hepsi acı. Ve biz bütün bu acıları yaşarken hayatın devam etmeyeceğini düşünüyoruz ya orası daha acı. Çünkü hayat devam ediyor. Sihirli değneği ile bir dokunuyor, akrep yelkovanı kovalıyor sanki. Bu nasıl hız? Siz farkında bile olmuyorsunuz ama hayat devam ediyor. Sizi gene içine çekiyor, acının içine merhemini de saklıyor ve sizi yine o iyileştiriyor.
    Allah acı, keder vermesin diye bitirmek isterdim lakin verecek bunu sizde, bende biliyoruz. Allah bize dermansız dert vermesin demek çok daha doğru değil mi?
    Ben her insanın içinde bir inci olduğuna inanıyorum. O incinin bulunması içinse en derine inilmesi gerektiğine.. Rabbim ruhumuza dokunacak, yaralı ruhları iyileştirmemize olanak sağlayacak insanlardan eylesin. (AMİN)
   

KÜÇÜK BİR NOT!
    Bugün babaannem vefat edeli 40.gün
    Kelimelerin bile tıkandığı noktalar vardır, yutkunamaz böyle düğüm düğüm kalır ya boğazınız işte o durumdayım. Burada tekrar mekanı cennet olsun diye dualarımı iletiyorum. Sizinde anlatmak istedikleriniz varsa, saçmada olsa, cümleleri birleştiremeseniz bile bana iletin olur mu? Bu geceki yazım biraz sohbet havasında oldu. Kendinize çok çok iyi bakın, Sevgilerle..