31 Ocak 2015 Cumartesi

'Dünya hâla dönüyorsa, güzel insanların (iyi insanların) hatrına dönüyor..'

Masallar, hikayeler hep aynı başlar ve hep aynı sonla biter. Hiç dikkat ettiniz mi?
İyi karakterler hep iyidir.
Kötü karakterler hep kötü.
Fakat kimse merak etmez, kimse sormaz.
Bu kötü karakter nasıl kötü oldu? Neden kötülüğü seçti? Başından neler geçti?
Kimse sormaz.. Kimse bilmez..

   Tıpkı Maleficent (Malefiz) filminde olduğu gibi. Bu filmi kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Animasyon filmlerde bazen insanı düşüncelere iter, güzel mesajlar verir. Bir şans verin bence.
   Kabataslak bir fikir oluşturmak gerekirse film başlangıçta çok iyi bir karakter Malefiz'in ihanete uğramasıyla nasıl kötü bir karaktere dönüştüğünü; artık iyilik kalmadığına inandığı zamanlarında da yeniden iyiliği bulmasıyla sonuçlanıyor. Filmin animasyon tarzında olması çocukların ilgini çekerken, Angelina Jolie üstün rol yeteneği ile bizleri de karşısında büyüleyebiliyor.
   Nitekim amacım filmi tanıtmak yada iyilemek değil. Tam tersine "filmi izleyin de bir beyin fırtınası yapalım" demek için buradayım.
   Bizler için hayat iki yoldan, iki seçenekten oluşur. Bu seçenekler İYİ veya KÖTÜ'dür. Bazen bu yollar birbirine karışır. Bazen hiç yapmak istemediğimiz şeyler yaparız. Bazen bizi kötüye sevk eden insanlarla karşılaşıyorken; bazen de iyilikleriyle herkese örnek olabilecek insanlarla karşılaşırız. Ama vicdan denilen şey, insanın özü.. İşte o içimizde bulunduktan sonra, son kırıntılarıyla bile filizlenir içimizde. Tıpkı Malefiz gibi..
   Önemli olan gözümüzü bürümeden, özümüzü bulabilmekte...

Ne demişler,

'Dünya hâla dönüyorsa, güzel insanların (iyi insanların) hatrına dönüyor..'


NOT: Filmi izleyenler varsa yorum beklerim ona göre,
İzlemeyenlere de nacizane bir tavsiye :) 

1 Ocak 2015 Perşembe

Page 1 of 365

Herkese Merhabalaaar :)
    Eveeet sizinde bildiğiniz gibi 365 sayfalık kitabımızın, 1.sayfası bitmek üzere. Hep diyorum yine diyorum, sizce de zaman hızla ilerlemiyor mu?
    Umarım hepimizin dilekleri kabul olur. Sevdiklerimiz yanımızda olur ve daha bisürü şeeey :)
    Peki 2015 yılının ilk günü nasıldı?
 
Hemen benimkine başlayayım mesela. Ben dün sabahladım, oysa amacım erkenden uyumaktı. Fakat sınavlardan dolayı dengem şaşınca gündüzleri uyuyup, geceleri baykuşa dönüyorum :) Nitekim sabah namazı ile 2014 yılını arkamda bıraktım. Bu his bile çok güzel bence. Tabi sabaha yurt kahvaltısına yetişeceğim diye ruh gibi uyanıp, etrafta dolandım o da ayrı bişi.
   Hava buz, dışarı çıksak donacağız o derece. Bütün bir yıl yaz havası tadında geçti ama Aralık son günlerde hissettirdi kendini. Güzel de oldu, her ne kadar şikayet etsem de dengeler bozulmasın, hayvanlar ölmesin :(
   Neyse konuya döneyim :) Yurtta müzik falan derken günü bitirdim. Yorgun bedenim dayanamayıp, ufak bir öğlen uykusu da attı tabi :)
    Esas olay akşam yaşandı bir dakika :) Akşam yemeği falan derken, açlıktan ölmemek adına odama abur cubur doldurdum, malum yarın sınav var ve ben yine sabahlayacağım. Yurda geldim telefon sessizde tabi, arkadaş aramış duymadım. Geri döndüm, dediler ki "iş hukuku sınavı" açıklandı, hemen bak!
    Hemen size sınavın önemini anlatayım. Bu iş hukuku dersimiz, benim için bir öğretmenden çok, bir arkadaş, bir anne gibi olan öğretmene ait. Bir annem, bir de Deniz Hoca (öğretmenin adı) karşılıksız iyilik yapabilen insanlardır herhalde. Hep mi güler yüzlü, hep mi melek olur bir insan? Oluyormuş.
    Bilen bilir bilmeyenler içinse benim iki elimde de sinir sıkışması var. Yani bu şu demek oluyor, eliniz pert yazamıyorsunuz. İş hukuku sınavı da kompozisyon ve tamı tamına 75 dakikada 2 sayfa yazılacak. Normal bir insan için süre uzunken, ben ellerimin ağrısından yazamadım. Sınav sonuna doğru gözetmen hocaya yazdırdım sınavımı,o derece. Sınavdan çıktım ama dokunsalar ağlayacağım. Bana göre sınav olmadı yani 1 paragraf eksiğim var. Kompozisyon bitişi yapılacak, bitecek o kadar. Vizem de yüksek. İnanır mısınız bilmem ama o an düşündüğüm tek şey "Deniz Hoca'ya ne diyeceğim?" oldu. Sanki saygıda kusur etmişim, bana verdiği bir görevi yerine getirememiş, onu utandırmışım gibi hissettim. Yurda geldim ama nasıl ağlıyorum. Ellerime lanet okuyorum falan. Bunun vermiş olduğu moral bozukluğu ertesi günkü sınava da yansıdı tabi.
    Ben iki gün sonra annemin desteği ve kötü giden sınav zincirimi kırmak adına ders çalışmaya başladım. Şükür çok iyilerdi.
    Gelelim telefon haberine. Not sayfasını bir açtım ama bakamıyorum, bir beş dakika "Acaba hiç bakmasam mı?" dedim. Sonunda baktıııım AA :) -AA en yüksek not demek bu arada- 
    Peki sizce bu sefer ne oldu? Ben başladım mutluluktan ağlamaya :) Deniz Hoca'yı arayıp, şükürler, teşekkürler :) Hatta haksız yere aldıysam, durumumdan dolayı yaptıysa üzüleceğimi bile söyledim o derece kafaya takmışım.
    Nitekim 2015 ilk günü, mutluluktan ağlama günü oldu. Üstüne internetten katıldığım bir yarışma haberi geldi. El oyması harika bir kitap ayracı kazandım. Benim için daha güzel bir hediye olamaaaaz :)
    İnşallah her günümüz böyle mutluluktan ağlayacağımız günlerle dolu olsun.
    Herkese yine, yeni, yeniden Mutlu Yıllaaaar! :)
    Unutmayın hayat; küçük mutluluklardan oluşan büyük bir ip yumağıdır. Ya kedi olur ip yumağının peşinden koşarsınız,  ya da "emek" olur, ip yumağından patikler, hırkalar çıkartırsınız.
    Küçük mutluluklarınızı kaybetmemeniz dileğiyle :)