15 Temmuz 2013 Pazartesi

Çok Şeyi Vardı İnsanın Fakat Mutluluğu Az Kaldı. .

   "Vazgeçmek olmaz."  İç sesinin bu denli yükselmesine kendisi bile şaşırmıştı. Bu yarım aklımla, hala içim içime sığmazken vazgeçmek olmazdı hayallerden. Ruhum benden uzaklaşmış, duygusal anlamda çökmüşte olsam, yüzümdeki gülümsemeyi koymadan yaşayamazdım.
   Aslında böyle biri değildi hiç. Dışarıdan bakan herkes ona imrenir, güçlü duruşuna bayılırlardı. Neyse ki içeride işlerin nasıl döndüğünü kimse duyamıyor diye sevindi bir an. Ne zaman yere düşse, birinden yardım istese hiç bir şey onu iyileştirememişti. Fakat bir gün uyanınca bu iş olacak! dediyse o iş kesin olurdu. Yani milyon tane ses duysa etki etmez, ancak ve ancak kendi istediği zaman değişirdi her şey. Bugünde öyle günlerden biriydi işte. Haftalardır gözünden yaş, aklından duymak istemediği sesler eksik olmamıştı. Kendi kendini yeyip bitirmeye devam ediyordu ki gözü aniden televizyona ilişti. Daha doğrusu izlemekte olduğu televizyonda, berbat dizi araları reklamlarından oluşan bir seri başlamıştı. Sinirlenmiş ve umursamazca ekrana bakıyordu ki, bu reklam filminin diğerlerinden farklı olduğunu keşfetti. Bu bir "engelli" hayatları anlatan reklamdı. Kolu olmadan yüzebilen, sakat ayakla basketbol oynayabilen ve akli denge problemi yaşayan bir sürü insanın yüzündeki gülümsemeye takılı kaldı o an. Reklam filmi çoktan bitmiş, fakat o hale gülümseyişte kalmıştı. Ne de güzel gülüyordu o insanlar. Oysaki ilk dediği şey "iyi ki böyle değilim" olmuştu. "Hala aklıma ve bedenime hükmede biliyorum" diyerek bir oh çekti. Biraz zaman geçince asıl problemin kendi olduğunu irdeledi. Utandı. Yüz kızarıklığını hissetmezmiş gibi iç sesi de onu ayıpladı.
   Çünkü önemli olan akli dengeniz olmaması değil yada bir kolunuz, ayağınız olmaması değil. Yanlış anlaşılmasın bunlar tabii ki önemli ve şükür edilmesi gereken konular. Benim anlatmak istediğimse farklı. O insanlar bunca engele rağmen yaşamanın bir yolunu bula bilmişler ve direniyorken, en önemlisi ise gülebiliyorken biz neden yapamıyoruz? Her şey arasında bir hiçiz aslında. Elindeki oyuncağı beğenmeyen, gözü doymayan çocuklardan bir farkımız yok aslında.
    Ve son olarak her yerde hayatın anlamını arıyorken kendine bakmayı unutanlara küçük bir not;

1 yorum: