3 Kasım 2013 Pazar

Ya Her Şeyim, Ya Hiçim..

   Bazı insanlar var ki, kalemimi kağıtla buluşturmama yardımcı oluyorlar. Kalemin içindeki kurumaya yüz tutmuş mürekkebi tekrar hayata bağlıyorlar.
   Bazı insanlar ise kalemimin açılmayan kapağı, hohlayıpta bir türlü yazamadığım mürekkebi gibiler. Hayatımdalar, herkesden fazla yer kaplıyorlar fakat bir gün var bir gün yoklar.
   İnsanın başına gelebilecek en zor sınav nedir biliyor musunuz? Anlaşılamamak. Yoksa boş bir kağıdın ne anlamı olur üstüne yazılar yazılmazsa. Başka türlü nasıl konuşur da, sesini duyurur? Bir kalem, mürekkebi olmadan nasıl dile gelir? Mümkün müdür onsuz yaşayabilmesi? İnsan da böyledir işte. Anlaşılmadan yaşayabilmesi mümkün mü? Bundan sebep değil mi birlikteliklerimiz, bundan sebep değil midir bu yazılar?
  Fakat bazen insan konuşmadan anlaşılmak ister değil mi? İlla kelimeleri dillendirmek yerine bir bakışı ile özetlenmek ister. "Aslında bedenim burada ama ruhum uzaklarda der gibi." "Gerçekten gülümsüyor muyum? Aslında intiharın eşiğindeyim" demek gibi. Sizin bir bakışınızla, uzaklara dalışınızla anlayabilecek insanlardan bahsediyorum, evet.
  Öyle insanların size ne kadar büyük yaralar hediye edebileceğini düşünsenize? Yeri doldurulamayacak, tarifi yapılamayacak bir acı. Kaç kağıt karalasanız boş, kaç kalem dillensede merhemi yok.
  Bu soğuk Kasım akşamında, keşke diyorum. Keşke biri elimden tutup "ben seni anlıyorum" dese. Keşke hayatımızın bazı dönemleri için "çıkarılmış sahnelerdi bunlar, aslında yok böyle bir şey" diyebilsek.
  Keşke kalemin mürekkebi hiç kurumasa,
  Kağıdım artık dillense bir bahar esintisi ile
  Hüzün bu kadar içimize işlemeseydi, mümkün olurdu belkide..

  Çözümleyemediğim bu denklem, bu kördüğüm bir şarkının nakaratı ile dökülüyor dudaklarımdan  şimdide; "Ya her şeyim, ya hiçim. Sorma dünya ne biçim. Bir kördüğüm ki içim çözdükçe dolanıyor"..

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder