İlk aşkımı hatırlıyorum şimdi. İlk ilişkim aldatmayla
bitmişti benim, hem de en yakın arkadaşım, sıra arkadaşım, can yoldaşım dediğim
insanla.
Onu unutmam daha doğrusu onları unutmam senelerime mal
olmuştu. Kendimi odama kapamış, dünyayla iletişimimi kesmiştim. Şimdi nasılım
peki? Evet gene o derece birini sevdim, ne güvenebildim ona nede rahat
bıraktım. Siz olsanız ikili ilişkiler için inancınız kalır mıydı bunca
yaşanmışlıktan sonra? Benim vardı işte, kendimce kurduğum o masal dünyasında
biri vardı, tüm olmazları, imkânsızları yoktan var edecek bir adam vardı. Belki
henüz gelmemişti ama bir yerlerde vardı ve bir gün yollarımızın kesişeceğine adım
gibi emindim. Ta ki üniversiteye gelene kadar. Bir adamı sevdim. Ayrılalı bir
yıl olacak yakında, tabiri caiz ise öküz gibi hayvan gibi sevdiğim bu adamın
zamanında değerini anlamadım, evet. İlk senemdi, bilmediğim bir şehirde
yalnızdım. Biri elimden tuttu, dedi ki söz bırakmayacağım seni. İnanmak
istedim, hem de öyle bir inanmak istedim ki, geçmişimi unuttum adadım kendimi o
adama. Ama netice noldu dersiniz? Tabiki
”şiddetli geçimsizlik” ve klişelerimizden biri daha “zamanla unutursun, sen
daha iyilerine layıksın, umarım mutlu olursun”
Ben bu adamı 1 sene boyunca takip ettim, o hayatıma girmeden
onun hakkındaki her şeyi biliyordum oysa. Benim yan oda arkadaşıma yazdığını
bile biliyordum düşünün J
Şimdi noldu peki? Bu adam iki gün önce benle gülücüklü mülücüklü konuştu
mesajlarda, ben de ayrı bir safım işte ekledim onu tekrardan bir umut dedim,
adamın başına saksı düştü herhalde. Ağzımın payını almam, 24 saati bulmadı tabi.
Arkadaş basmış bide bana engeli, oh yarabbi şükür! Bu değişken ruh halini zaten
nasıl başarırlar anlamış değilim he, bir ben olamadım böyle tutarsız, dengesiz.
Şimdi biliyorum o bu satırları bir güzel okuyacak, olmadı arkadaşları
vesilesiyle duyacak.
Ah almak nedir bilir misin sevgili? Sevmek nedir bilir misin? Aylar,
yıllar nedir ki he nedir? Benim içimde sen varsan, kime gülsem, dokunsam seni
aramışsa gözlerim, tenim. Bana söyler misin zaman kavramının ne önemi vardır
artık? Sevdiğiniz bir insanı görmediğinizde gökyüzü mavi gelir mi hiç? Çiçek
açar mı yüzünüzde, gamzeleriniz belli olur mu gülmeden? Zamanın bir önemi olur
mu yanınızda yoksa sevdikleriniz? Zaten ömür dediğimiz önceden bize belirlenmiş
zamanlar değil midir? O zamanların içinde sevdiklerimiz yok mudur? Şunu asla unutmayın;
Aşk varlığıyla yaşamak değil o yokkende varlığını sürdürebilmektir ve o bunu
yapmıyorsa silinmeyi zaten çoktan haketmiştir! Sen seviyorsun, ayrılabiliyor
musun? Canını çok yaktığını bile bile, seni kullandığını bile bile, kadınlık
onurunu zedelediğini bile bile vazgeçebiliyor musun? Bu soruların cevabını
bildiğimize göre gerisi kelime ziyanlığıdır, saçmalıktır.
Bu sözlerim ise son olarak o eski sevgiliye gelsin; umarım bir gün, Yüce Rabbim bana yaşattığın ne
varsa, sabahında yüzümü güldürüp akşamında paramparça ettiğin bütün o günlerin
aynısını sana da yaşatır. Öyle bir ah, öyle bir dua ki bu. Biri çıksın karşına,
öyle bir çektirsin ki bir gün geldiğinde beni hatırla ve adımı an sevgili. Bu
satırları yazarken bile yaşadıklarımız bir film şeridi gibi geçiyor aklımdan. Seni
unutamayan bu başı artık duvarlara vura vura parçalayasım geliyor, söküp
atıyorum seni kalbimden, hatıralardan. Yolun açık olsun, uğurlar ola sevmeyi
bilmeyen adam!. .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder