11 Mart 2013 Pazartesi

Kaldırıyorum defterimizden ayrılık ayracını, bu hikayede böyle son bulsun. .


   İlk aşkımı hatırlıyorum şimdi. İlk ilişkim aldatmayla bitmişti benim, hem de en yakın arkadaşım, sıra arkadaşım, can yoldaşım dediğim insanla.
   Onu unutmam daha doğrusu onları unutmam senelerime mal olmuştu. Kendimi odama kapamış, dünyayla iletişimimi kesmiştim. Şimdi nasılım peki? Evet gene o derece birini sevdim, ne güvenebildim ona nede rahat bıraktım. Siz olsanız ikili ilişkiler için inancınız kalır mıydı bunca yaşanmışlıktan sonra? Benim vardı işte, kendimce kurduğum o masal dünyasında biri vardı, tüm olmazları, imkânsızları yoktan var edecek bir adam vardı. Belki henüz gelmemişti ama bir yerlerde vardı ve bir gün yollarımızın kesişeceğine adım gibi emindim. Ta ki üniversiteye gelene kadar. Bir adamı sevdim. Ayrılalı bir yıl olacak yakında, tabiri caiz ise öküz gibi hayvan gibi sevdiğim bu adamın zamanında değerini anlamadım, evet. İlk senemdi, bilmediğim bir şehirde yalnızdım. Biri elimden tuttu, dedi ki söz bırakmayacağım seni. İnanmak istedim, hem de öyle bir inanmak istedim ki, geçmişimi unuttum adadım kendimi o adama. Ama netice noldu dersiniz?  Tabiki ”şiddetli geçimsizlik” ve klişelerimizden biri daha “zamanla unutursun, sen daha iyilerine layıksın, umarım mutlu olursun”
    Ben bu adamı 1 sene boyunca takip ettim, o hayatıma girmeden onun hakkındaki her şeyi biliyordum oysa. Benim yan oda arkadaşıma yazdığını bile biliyordum düşünün J Şimdi noldu peki? Bu adam iki gün önce benle gülücüklü mülücüklü konuştu mesajlarda, ben de ayrı bir safım işte ekledim onu tekrardan bir umut dedim, adamın başına saksı düştü herhalde. Ağzımın payını almam, 24 saati bulmadı tabi. Arkadaş basmış bide bana engeli, oh yarabbi şükür! Bu değişken ruh halini zaten nasıl başarırlar anlamış değilim he, bir ben olamadım böyle tutarsız, dengesiz. Şimdi biliyorum o bu satırları bir güzel okuyacak, olmadı arkadaşları vesilesiyle duyacak.
    Ah almak nedir bilir misin sevgili? Sevmek nedir bilir misin? Aylar, yıllar nedir ki he nedir? Benim içimde sen varsan, kime gülsem, dokunsam seni aramışsa gözlerim, tenim. Bana söyler misin zaman kavramının ne önemi vardır artık? Sevdiğiniz bir insanı görmediğinizde gökyüzü mavi gelir mi hiç? Çiçek açar mı yüzünüzde, gamzeleriniz belli olur mu gülmeden? Zamanın bir önemi olur mu yanınızda yoksa sevdikleriniz? Zaten ömür dediğimiz önceden bize belirlenmiş zamanlar değil midir? O zamanların içinde sevdiklerimiz yok mudur? Şunu asla unutmayın; Aşk varlığıyla yaşamak değil o yokkende varlığını sürdürebilmektir ve o bunu yapmıyorsa silinmeyi zaten çoktan haketmiştir! Sen seviyorsun, ayrılabiliyor musun? Canını çok yaktığını bile bile, seni kullandığını bile bile, kadınlık onurunu zedelediğini bile bile vazgeçebiliyor musun? Bu soruların cevabını bildiğimize göre gerisi kelime ziyanlığıdır, saçmalıktır.
    Bu sözlerim ise son olarak o eski sevgiliye gelsin;  umarım bir gün, Yüce Rabbim bana yaşattığın ne varsa, sabahında yüzümü güldürüp akşamında paramparça ettiğin bütün o günlerin aynısını sana da yaşatır. Öyle bir ah, öyle bir dua ki bu. Biri çıksın karşına, öyle bir çektirsin ki bir gün geldiğinde beni hatırla ve adımı an sevgili. Bu satırları yazarken bile yaşadıklarımız bir film şeridi gibi geçiyor aklımdan. Seni unutamayan bu başı artık duvarlara vura vura parçalayasım geliyor, söküp atıyorum seni kalbimden, hatıralardan. Yolun açık olsun, uğurlar ola sevmeyi bilmeyen adam!. .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder