27 Mart 2013 Çarşamba

Sessizliğim Karanlık Ama Aydınlık Bir Gülüş de Var :)


         Kafasındaki bir sürü soru işaretini, kulağındaki müziği sürekli tekrar ederek dinliyordu. Aniden renkli olan hayatı, bazen bir melodiyle, bazen bir anıyla yerle bir olabiliyor, birden tüm renkler siyah-beyaza dönüşebiliyordu.
      Zamanla insanların konuşmalarından kendine yarayacak kısmı çıkartır olmuştu. “Yalnızlık” kelimesiydi şu sıralar canını yakan. Kendi iç sesiyle fazla yakınlaşmıştı. İnsanları anlamaya çalışmak yormuş, hala hayretle bazı davranışlarını izliyor, bir türlü anlam veremiyordu. Hal böyle olunca gitgide onları oldukları gibi kabullenmeye ve kendine dönmeye başlamıştı. Özü bir türlü kabullenemiyordu bu durumu fakat en sağlıklısı da buydu. Kendini güçlü biri göstermekten, güler yüzünden sıkılmıştı artık. İçine dokunan biri olsun istiyordu, aslında bakışlarının altında yatanları anlasın, söylemek istediklerini ama dile dökemediklerini biri fark etsin istiyordu. Sadece sevgili değildi bahsettiği, bir dost, bir arkadaş, istediği aslında bir yardım eliydi sadece. Kendi başına olacak gibi değildi çünkü sürekli eksik bir parça, sürekli aynı şeyleri defalarca düşünme, gitgide yaşlandığını hissetti bir an. Bedeni şu an burada ve genç; ruhu ise kendisinden milyonlarca kilometre uzakta ve yaşlanmıştı.
      Biraz gülmek istiyordu sadece. Ama artık gülmek onun için fiziksel bir iş gibiydi. İnsanların sorularından ancak ve ancak gülümseme ile oluşturduğu maskesi kurtarıyordu onu. İçinde söylemek istediği, yaşamak istediği o kadar çok şey vardı ki. Bazen ayna karşısına geçip “hayır bu ben değilim” derdi kendine. Kızardı, hırpalardı kendini. Sanki aklındaki düşünceler yormazmış gibi, kendi gözlerinin içine baka baka etrafa savurduğu gülücüklere kendini de inandırmak istedi, sadece bir an bu yaptığı şeyi aptalca bulup gülümsese de, eski buhran halini alması çok uzun sürmedi.  Bir türlü işin içinden çıkamıyordu. Sonra aklına küçükken ne olacaksın sorusuna verdiği cevaplar geldi, ilk cevabı yalnız olmak istemiyorum olmuştu, ikincisi topuklu ayakkabı giyeceği herhangi bir yerdi.  Galiba birinci cevabı çok istemiş olacaktı ki, gerçekleşmiyordu bir türlü. Herkese kucak dolusu güvenle, sevgiyle yaklaşırdı, sonra bir hatada puff hepsi uçar giderdi. Tereddütlerden, şüpheden hiç hoşlanmazdı gel gelelim hayatı boyunca hep bu duygular içine sıkışmıştı. O an gözü cama ilişti bir anda, küçük bir kız çocuğu rengarenk balonlarıyla kahkahalar ata ata yürüyordu yolda. İçinden geçirdiği ilk şey, “içimde ne varsa beni bu kadar sıkan, doldurup taşıran; hepsini bir balon içine üfleyeceğim sonra patlatacağım bir güzel geçip gidecek. “ olmuştu.
   ----İçinizde ölmeye yüz tutmuş, belki de ölmüş ama yükü hala sizde ağır olan o duyguların hepsini içinizden çıkarın, sessizliği bozun aniden ve kendinize bunu tekrarlayın taki gerçek bir kahkaha atana kadar. Ben bunu bir balonla yapacağım, sende kendi yolunu bul okuyucum. Ama sakın sessiz kalma, mesela aç bir müzik avazın çıktığı kadar bağır, hopla, zıpla ya da al bir kâğıt karala durmadan, resim çiz, çöp adamda olsa güldürmeyi başar kendini. Çünkü hayat çok kısa, bırak kendini ve artık deli dolu yaşa. .  En içten kahkahaların oluştuğunda da bu anı ve beni sakın unutma
J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder